Kişisel Gelişim Yazma Niyetiyle Oturup Anadolu Türkülerine Tutulmak

Selamlar sevgiler canlarım,

Aynen başlıktaki gibi oldu. Bugün, pandemide başlamaya fırsat bulduğum kişisel gelişim sürecimi anlatmaya başlayacaktım. Çünkü bana çok iyi gelmişti, çok güzel kapılar aralamıştı, kendimi keşfetmemi sağlamıştı. Ama bu sohbetimizi bir başka güne bırakmak durumundayız çünkü Erdal Erzincan Abimiz yeni bir türkü eklemiş sayfasına 1 saat önce. Allahım… Sen ne güzel söylüyorsun Erdal Abiciğim ya. Türkü “Can Maral”, becerebilirsem size de link bırakacağım (buyursunlar). Eğer siz de benim gibi türkülere sevdalıysanız geliniz demlenelim birlikte <3

Benim lise zamanlarımda türkü dinlemem biraz garip karşılanıyordu. Arkadaşlarım çoğunlukla pop, rock, rap tarzında şarkılar dinliyordu. Tabi ben de dinliyordum. Özellikle de yabancı olursa üüüf ne popülerdi. Ama bilin bakalım kim yabancı müzik sevmiyordu 😀 Hatta bir arkadaşım, “Ayyy bu ne bee içim bayıldı yaşlılar gibi” demişti türkü dinliyorum diye. Şimdi düşününce, belki komik bile bu söylediği ama o zamanlar epey düşünmüştüm üzerine. Tabi yeni yeni başlamışım, o kim bu kim, kim söylüyor ki bu türküyü demelere; haliyle en çok bilinen türküleri dinliyorum. Ve en kolay kime rastlıyorsam da ondan dinliyorum. Hatta cover olanları buluyorum, daha popüler geliyor. Dinledim dinledim, sonra büyümeye başladım:) Cengiz Özkan’ı duydum bir gün Beyaz Show’da, “Bir Ay Doğar” ı söylemişti. İlerleyen yaşlarımda o zamana kadar dinlememiş olduğum için o kadar üzüldüm ki… Cengiz Abim benim türkülerin güzelliğini görmemi sağlayan ilk insandır diyebilirim o yüzden. Şimdilerde ise büyükbabama benzetiyorum kendisini, çok başka seviyorum, belki de bu yüzden. Var olsun, daha çok uzun bir zaman var olsun. E tabi sonra abim sayesinde hayatıma Behzat Amirim girdi, peşi sıra da Neşet Ertaş’ı getirdi:) İçinizden “E yuh artık sen de ustaları ne kadar geç tanımış öğrenmişsin.” diyenleriniz varsa, haklısınız doğrusunuz; geç kalmıştım. Kendisiyle belki de tanışma fırsatı bulabileceğim bir konser ihtimali vardı ama aramızdan ayrıldı gitti büyük usta… Geç buldum ama onunla daha kimleri öğrenecektim, söylediği türküler dilden dile ustalardan ustalara dolanıyor çünkü. İyi ki yetiştim hem ona hem şimdiki bütün ustalara.

Türkü dinlemeye başlayınca bir süre sonra farkında olmadan söylemeye de başladım. Kendi kendime dinlerken dertlenirken bir baktım kapayıp gözlerimi giriyorum dertler deryasına. Allah Allaaah, e dur be kızım daha kaç yaşındasın, ne yaptın bu kadar derdi şimdi sen? Bırak biraz biriksinler, azıcık yaşa azıcık yoğursun hayat seni. Ama var işte demek ki bana kadar dert:) Hem, sadece kendine dertleneceksin diye bir şey yok bu hayatta; ömür dediğin “Vay be, insanların ne dertleri var, neler yaşamış neler söylemişler.” demekle geçmeye başlıyor. Sonra bir bakıyorsun, “Derdim bana derman imiş bilmedim. Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz.” demiş usta Aşık Veysel. Dertlerin de güzelliğini görüyorsun, iyi ki var oldu, iyi ki öğretiyor, iyi ki yoğuruyor beni diyorsun.

Erdal Erzincan’ı ise daha sonra Bülent Şakrak’ı takip etmem sayesinde tanıdım, öğrendim. Bülent Şakrak da şahane bir insandır, çok güzel türkü sever. Aynen öyle, türküleri çok güzel sever. Yahu, dersin, ben de böyle seveyim ya türküleri. Böyle dinleyeyim, böyle kapılayım güzelliğine. En güzellerini bulur takipçileriyle paylaşır, gönderilerine ekler, benimsemiştir, türkülerle yaşar. Çok beğeniyorum yaşayış biçimini ve ailesini, ailesine kıymet vermesini. Var olsun:) Sayesinde tanıdım dedim, çünkü Erdal Abimizi de sık sık paylaşıyor. Erdal Erzincan’dan ilk “Yıldız” ı dinledim ve dinlemeyi hiç bırakamadım… Spotify listelerimde en çok dinlenenler zirvesini bırakamıyor kendisi. Cengiz Özkan ile Deyişler konseri vermişlerdi Şişli’de, benim o günkü heyecanımı ve mutluluğumu bir görseydiniz… Sonra Döngü albümü ve diğer albümleri, sonra Youtube videoları, Beş Bağlama Konserleri, Gezici Bağlama Atölyesi… Sonra Tolga Sağ, sonra ustaları Arif Sağ. Arif Sağ’ın türküleri, Başrol belgeseli, çok kıymetli bir arkadaşım sayesinde elime ulaşan imzalı “Muhalif Bağlama” kitabı. Düşünce yapısı ve felsefesi… Pirler ve Dedeler Albümleri, deyişlerin güzelliği. SAZ filmi, Berlin’den Horasan’a uzanan gönül yolculuğunun güzelliği. Ve daha birçok güzel türkü, daha birçok güzel hikâye, daha birçok türkülere gönül vermiş aşıklar, ozanlar, sanatçılar, güzel kalpli insanlar. İyi ki varlar, hep var olsunlar…

  1. Alexander diyor ki:

    Gülçin selam. İnsan rock da sevse blues da sevse, bir şekilde türkülere temas ediyor hayatının bir döneminde özellikle, “ya biraz da dertlenmeyelim mi be!” dediği zaman 🙂 Eşkıya filmini izleyip de Erkan Oğur bağımlısı olmayan var mıdır merak ediyorum mesela 🙂 Link paylaşmayı beceremedim, “Fırat Ağıtı” diyeyim, isteyen bulur zaten (çoğu kişi bilse de belki dinlemek isterler tekrardan :)) Erkan Oğur’un, İsmail Hakkı ile olan çalışmalarını da ayrıca tavsiye ederim. Muhlis Berberoğlu da beni alıp uzaklara bırakıyor, sonra yolumu bulmakta zorluk yaşıyorum 🙂 onu da burada belirtmiş olayım. Kısacası türküyle kalınız 🙂

  2. Kaan diyor ki:

    Merhaba Gülçin,
    Türkü sevmeni sevdim. 😀
    Cengiz Özkan’dan “Senden Bana Yar Olmaz.” Güzel parçadır tavsiye ediyorum. Dinlemelisin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir