Coşkulu sevinçlerimizi geçen sene başında unutmuşuz kusurumuza bakma canımın içi. Umarım bize bolca sağlık, en güzelinden mutluluklar ve kucak dolusu huzur getirirsin. Parayı pulu, kariyeri başarıyı falan biz hallederiz. Seninle bir sorunumuz yok ama 2020 yüzünden şimdiden omuzlarına çok sorumluluklar yükledik. Güldür diye umuyoruz bu garibanların yüzünü.
2020’ye vedam da 2021’e merhabam da biraz buruk oldu dün gece. Toparlayabildiğim bütün hayat enerjimle üzerime kırmızı bir kıyafet geçirebildim, bir farklılık içinde olduğumu kavrayabileyim diye. Sonrası normal bir akşamımdan bile keyifsizdi. Niye böyle oldu ki ya…
2020 benim için çok yorucu, çok sıkıcı, çok ağlamalı bir seneydi. Yıkamadı ama dizlerimin üzerine çöktürdü, yalan yok. Sürekli sorgulamalar yaptığım, sebepler aradığım, sonuçlara ulaşmak için didinip durduğum uzun uzun günler aylar. Pandemi mi? E tabi o da bir salladı hepimizi, ama bu seneme ait can sıkıntılarım pandemi koşullarından ziyade, kendimle ilgili şeylerdi. Hayallerimi bile sorguladığım zamanlarım oldu. Bazılarından vazgeçmek zorunda kalacağımı düşünüp üzüldüğüm de oldu. Kendi kendime kurup canımı sıkmak, tam bir deli işi.
Hep de kötü şeyler yaşamadım tabi ki, en güzellerinden biri böyle bir blogla ilgilenme cesareti buldum kendimde. Kişisel gelişim çalışmalarına dahil oldum, iyileşerek büyümeyi öğrendim. Yüksek lisansımı bitirdim (valla bitmez sanıyordum). Bir kez daha benim ailem oldukları için şükrettim, annem babam abim için… Özgürlük ne güzelmiş, istediğin zaman arkadaşlarınla bir mekâna gidip oturabilmek ve sohbet edebilmek ne güzelmiş. Bildiğim şeylerin kıymetini anladım, şimdi yeniden yaşayabilmek için dört gözle bekler oldum.
Çok ağladım ama bol bol da güldüm, yanına meze olsun diye. Enerjimin düştüğü de oldu (bugünkü kadar hiç olmamıştı…) ama aldırış etmeyip devam ettim. Edeceğim de. Farkındalık kazandım, öğrendim, anladım, anlamadığım oldu, danıştım. Okudum, yazdım, konuştum. Dertleştim. Seyrettim, dinledim ve söyledim gözlerim kapalı… Sevdim, seviyorum, seveceğim.
Hepimizi farklı farklı birçok alanda resmen silkeledi bu yıl. Ama iyi oldu, bahaneyle bir döküldük bir bıraktık yüklerimizi galiba. Bize ait olmayan sorumluluklarımızı indirdik omuzlarımızdan belki de (Yenilerini almak için yer açmış da olabiliriz, eğer akıllanmadıysak, bilemem:))
Pek keyfim yok ama umutsuzluklar içinde kaldığım sanılmasın. Ayda yılda bir olan bu halimin sene başına denk gelesi tuttu bu sefer:) Yeni kararlar için hazırlanıyoruz şimdi, yeni yıl yeni umutlar. Aklımda yapmak istediğim bir sürü şey var, yeni hayatım için adımlar atmaya hazırlıyorum kendimi. Planlar yapmıyorum ama hayaller kuruyorum. Olsun istediklerim var, olursa beni mutlu edecek hayallerim. Olmazsa da kalkar bir çay koyarız artık, n’apalım yani. Meraktayız. Yaşayacağız ve göreceğiz.
…
Yazmaya bile çok suratsız, çok bitkin, çok umutsuz oturmuştum. Sonra yazıya ara verip “Hayatını İyileştir” atölyesinin yeni yıl çalışmasına dahil oldum. Yine çok iyi geldi bana. Yine umut doldum, yine ‘ben yaparım ya’ dedim. Beni değiştirip geliştiren 2020 yılını kabul edip geride öyle bırakıyorum. Bu sefer biraz hırpalanarak öğrenmem gerekiyordu demek ki, diyeceğim. Yeni yılın ne getireceğini bilmiyorum ama ben bu yıl hayata neler verebilirim, bunu sorgulayacağım, bulacağım ve yapacağım. Yaşadıklarımız sayesinde güçleniyoruz, neyi öğrenmemiz gerekiyorsa onu gösteriyor hayat bize. ‘Neden benim başıma geliyor?’ demek yerine, ‘Bunu da öğrendim.’ diyebilmek istiyorum.
2020’de de çok şey öğrendim. En önemlisi de şimdiye kadar beni yetiştirip ben yapan duygularımı, sorumluluklarımı, yüklerimi bırakabilme özgürlüğümün olduğunu öğrendim. Her şeye kendim karar verebiliyorum. Bırakıyorum. Artık bazı taşların altına elimi koymaktan vazgeçiyorum. Bırakalım, taşların yuvarlanacağı varsa yuvarlansın.
Hoş geldin iki bin yirmi bir. Senin de bir şarkın olsun:)